Aile terapisinin öncülerinden olan Virginia Satir “…..aile hayatı bir buzdağı gibidir: çoğu kimse olup bitenlerin sadece onda birinin farkındadır; o da sadece görebildikleri ve duyabildikleridir. Daha fazlasının olabileceğinden şüphelenirler ama ne olduğunu bilmezler ve nasıl bulabileceklerine dair de hiçbir fikirleri yoktur. Ve bu bilinmezlik aileyi tehlikeli bir yola sokabilir. Denizcinin kaderinin buzdağının su altındaki kısmını bilmesine bağlı olması gibi, ailenin kaderi de günlük aile olaylarının altında yatan duyguları ve ihtiyaçları anlamaya bağlıdır……” diyor İnsan Yaratmak adlı kitabında.

İşte, çift ve ale terapisi, kişilere buzdağının su altındaki kısmından dolayı ilerleyemedikleri noktada hem bu buzdağını aşmak, hem eğer gemileri bu buzdağına çarpıp yara aldıysa onu onarmak ve hem de devam eden yolculuklarında bu gemiyi daha ustaca yüzdürmek konusunda yardımcı olmayı hedeflemektedir.